Haber

Ahmet Taşgetiren: İnsanlık onuru soykırımı yenecek!

Uluslararası Adalet Divanı, İsrail’in soykırım suçlamasıyla yargılanması gerektiğine karar verdi. Ateşkes kararı olmamasına rağmen bu karar, İsrail’in Gazze’ye yönelik baskınlarını durdurmaya yönelik bir adım olarak kabul edildi.

Kararın yazarı Ahmet Taşgetiren, bu kararla İsrail’in bir ay sonra soykırım uygulamalarına nasıl son verdiğini rapor etmek zorunda kaldığını belirtti. “İsrail şu anda gözaltında” diye yazdı.

Taşgetiren’in “İnsanlıkta hâlâ umut var” başlıklı yazısının ilgili kısmı şöyle:

“BM bünyesindeki Uluslararası Adalet Divanı (UAD), Güney Afrika Cumhuriyeti’nin girişimiyle başlayan davada tarihi kararını verdi.

Canlı yayınlanan son karar duruşmasında İsrail’in Filistin’e yönelik operasyonlarının soykırım sözleşmesinde belirtilen eylemlerle aynı olduğu tüm dünyaya duyuruldu. Gazze’de çocuklar öldürülüyor, sağlık kurumları bombalanıyor, insanlar yerlerinden ediliyor, insanlar açlığa mahkûm ediliyor, İsrail liderleri (örneğin savunma bakanı) Filistinlileri “hayvan gibi insanlar” olarak tanımlayıp bombalıyorlardı. onları o kadar çok…

Netanyahu’nun ‘İsrail’i soykırımla suçlamak sadece yanlış değil, aynı zamanda iğrençtir’ açıklaması, kararın kendisine ne kadar yakın olduğunun bir göstergesi sadece. Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın UAD’nin kararını ‘antisemitizm’ olarak suçlayan açıklaması, antisemitizmin İsrail vahşetini gizlemek için nasıl araçsallaştırıldığının bir ifadesidir.

UAD’den ateşkes kararı gelmedi. Bu İsrail’i teselli ediyor. Cinayet özgürlüğü bir teselli… Ancak bir ay sonra İsrail’e soykırım uygulamalarına nasıl son verdiğini rapor etme görevi verildi.

Kendisi şu anda İsrail’in gözetiminde.

İsrail, Hitler’in soykırımı nedeniyle yalnızca kendisine karşı kullanıldığını iddia ettiği ‘Holokost’ta artık kişisel olarak suçlu.

Gazze’ye savaş başlatırken neyi amaçladı? Filistin’i bitirmek mi? ‘Amerika, İngiltere, Almanya ve Fransa bizi destekleyecek, onlar sayesinde Filistin belgesini ‘Hamas saldırısı’ tırnak içinde kapatabiliriz diye mi hesaplandı?

Böylece operasyon önce Hamas’a misilleme olmaktan çıktı, ardından İsrail – Netanyahu’nun meydan okumasına ve vandalizmine dönüştü: ‘Biz Ortadoğu’nun en güçlüsüyüz, kimse bize yan gözle bakamaz, kimse elimizden tutamaz’. ve uzun bir süre Orta Doğu – İslam’da kimseden, özellikle de kendi ülkelerinden ‘ağlama ve inleme’den başka bir ses duyulmadı.

Ama bir şey daha oldu, Gazze için, çocuklar için, kadınlar için, hastaneler için, okullar için, sivil alanlar için insanlık vicdanı ayağa kalktı. İsrail’e iyi bakması beklenen Yahudiler bile “Böyle bir devlet istemiyoruz” diyerek insanlıkla harekete geçti.

Biliyorsunuz uzun zamandır sokaklarda yankılanan bir sloganımız vardı: ‘İnsan onuru işkenceyi yenecek’…

Küresel ölçekte sokaklara yansıyan insanlığın ‘İnsan onuru soykırımı yenecektir’ çığlığı, UAD’nin Lahey’deki kararıyla ete kemiğe büründü.

Bunlar yaptırım boyutunun yanı sıra sembolik anlamda da tarihi değer taşıyor. 1966 yılında Bertrand Russel ve Jean Paul Sarte işbirliğiyle farklı ülkelerden 15 aydının katılımıyla kurulan ve Vietnam’daki ABD cinayetlerini yargılayan mahkeme de sembolikti ama ABD’yi uluslararası alanda utandırıyordu.

Netanyahu ve İsrail insanlık vicdanı tarafından kınanmaktadır. On binlerce çocuğun bombalandığı Gazze’de insanlığın vicdanı kuşatma altında.” (HABER MERKEZİ)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu